Vagonlar

İstasyonun dibinde oturup asla penceresini açmayan bir adam. Asla gelenin sesini duymayan, şiddetini hissetmeyen, yüzü duvara dönük.. Gözleri donuk, nefesi kesik. Belki kalbi yok. Ya da aklı uçmuş.

Eli pencereye hiç uzanmaz. Bir hoşçakal demek için bile. Sorusu çok, cevabı yoktur. Hiç beklemez istasyonda. Çünkü özlemez o kimseyi, bilirsiniz. Özlese de koşmaz, gitmez. Yolları asla bitmez. Gitmek istersiniz, ulaşmak, dokunmak istersiniz. İmkansız... Gecesi yoktur, gündüzü ölü. Perdesi yoktur. İçi açıp bakılamaz. Bir merdiveni de yoktur uzun yolculuğunuzdan sonra evine gireceğiniz. Ölü bir beden gibidir, yanında kopan fırtınaya tepkisiz...

Hiçbir vagonun rüzgarına kapılmayacak kadar sabit, içinde her sesi saklayacak kadar sığ...

Ama geçiyor vagonlar. Geçmiş oluyorlar. O hala uykuda. Hala yüzü duvara dönük. Göremeyecek kelimeleri, uyuyacak.. Derin derin...

O yüksekte, o yerin en dibinde.

O perdesiz, penceresiz bir ev.

Hoşçakal demekten yetim bir el.

O sıkı bir halat gibi boynumda...

Göğüs kafesimde dolanan bir sancı.

Kelimelerimi yutan, yalanlayan bir deniz.

O; her şey.

O; hiçbir şey. Hiçbir şey...

Vagonlar.. Ne hızlı...
Başını raylara dayayıp dinle beni, paramparça olana dek. Ben gelip sana dokunana dek.
Dinle...








-İçimden onlarca kelime yüklü vagon geçerken onları görememen ne acı.
yazarken: Redd-Her Neyse

Yorumlar

Popüler Yayınlar