Renkli Mumlar

Bu derece düşüncesiz bu derece kör olduğuna inanamıyorum. Sahte gibisin. Hiç olmamış hiç yokmuş gibisin. Yenilerle eskiler arasında bir denge kuramıyorsun. Sevgin sonsuz değil. Güvenin de. Düşünceli hallerin de. Sen de. Sen de sonsuz değilsin. Hiç büyümeyen koca bir çocuk gibisin. Fark edemiyor musun? Tam yanında o. Ona yüreğini, zamanını, sevgini, herşeyini veriyorsun. Ama onun ne kadar sahte ne kadar siyah olduğunun farkında değil misin? Görmüyor musun? Yapma, gitme ona. O karanlık. Ona gitme. Dur diyorum. Bak yoruldum ben peşinde koşmaktan. Düşebilirim heran. Düşürebilirim seni de gözümde, aklımda, hayatımda en tabana. Yerin dibine gömebilirim seni. İzin verme buna. Ne? İzin mi vereceksin? Nasıl? Seni öldürmeme izin mi vereceksin? Seni gömmeme... Nasıl yaparsın bunu! Oysa biz senle ağlamıştık acımıza. Sonra çok gülmüştük geçen zamana. Bak nasıldık nasıl olduk demiştik. Hep beraber asılmıştık herşeye. Şimdi sen nasıl? Sen şimdi neden? Nasıl başarıyorsun bunu? Hiçbir şey eskisi gibi değil. Farkındasın. Ben elimden geleni yaparken, küçük renkli mumlar yakarken sana sen onları bir bir söndürüyorsun. Sonra her yer karanlık olduğunda başlıyorsun koşmaya. Ve ben seni artık yakalayamıyorum. Artık eskisi gibi gülmüyoruz, eskisi gibi bakmıyorsun, eskisi gibi dinlemiyorsun. Farkındayım. Herkes farkında. Bir sen! Sen sadece uyuyor, gülüyor, dinliyor, konuşuyor, yaşıyorsun. Sadece bunları yapıyorsun. İstenilen de bu değil midir değil mi? Hayır bu değil. İstediğim bu değil. Duygu yok hiçbirinde. Herhangi biri gibi yapıyorsun tüm bunları. Yoruldum ben. Ve üzgünüm sana bu suçlamaları yaptığım için. Üzgünüm artık aynı gülüşleri paylaşamadığımız için. Zaman akıyor. Ve sen değişiyorsun. Nasıl bu kadar değişken olabiliyorsun, anlamıyorum. Seni her zaman anlayan ben artık anlamıyorum. Anlayamıyorum. Sen karanlığa koşuyorsun ben renkli mumlarımı arıyorum. Artık ilişkimiz mumları söndürüp kaybolmaktan haz duyan çocukla çocuğu mutlu olsun diye elinde küçük kibritler mum yakan anne ilişkisinden ibaret. Ah ne yazık... Ne kadar yazık sana!

Yorumlar

  1. Yaşam kadar gerçek,
    Yaşamak gibi sahte,
    Öyle çok şey var ki
    Yaralayan insanı.
    Bir yürek çarpıntısı
    Onu her gördüğünde...
    Öyle çok şey var ki bak
    Sana dair...
    Yanlış aşklar yaşadık
    Yanlış köprülerde.
    Yanlış gemiler yakıp
    Aldırmadan
    İki damla su çaldık
    Zamanın pençesinden
    Aldırmadan...
    Mucize gerek bize
    Gidecek bir başka düş...
    Bir düş ki korkmamış
    Zamanın karşısında.
    Ve bir çağ gerek bize;
    Ve bir çağ bundan özgür
    Öyle çok şey var ki bak
    Sana dair!
    Sonra kuşlar gitti.
    Anladım dünya yorgun,
    Sen yorgun.
    Tortusu kalmış
    Eski bir korkunun...
    GörmediN,duymadın
    DemediN bunlar kötü
    Biz var mıydık?
    Aşk var mıydı?
    Bu ne senden ilk kaçışım
    Ne de ilk düşüşün yüreğime
    Ne bu serden son geçişim
    Ne de son küsüşüm kaderime...
    (kumdan kaleler grubuna ait)
    bunu yazmak geldi içimden nedeni sorma yarın hatırlamabilirim neden yazdığımı :)
    not=Öldür onu-Öldür Kalbini-İrin aksın gitsin_

    YanıtlaSil
  2. Sormayacağım :) Sadece teşekkür edip niye geç fark ettim diye hayıflanacağım ...
    Çok teşekkür ederim. Evet bazen masum rolleri bırakıp öldürmek gerek, haklısın :) Teşekkür ederim zaman ayırdığın için.

    YanıtlaSil
  3. ne demek zevkti Libra :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar