Kurşuni Renkler

"...


Bir sabah saçlarını okşayıpta rüzgar
İzlerini sürüp de gidecek beyaz beyaz;
Ve güneş aynaya baktığında çizgilerden
Yeni bir yüz gösterecek üzülerek biraz
Yok olmaz erken daha
Biraz geç kalın ne olur
Hiç hazır değilim henüz
Ne olur baharlarımı bırakın bir süre daha
Tanıdık değil bana güz
Yol olamaz dur
Dur gidemezsin
Gözlerimin rengi dur
Bulutlara dönemezsin
Yok alamazsın beni deli zaman
Dur ömrüme o kurşuni renkleri süremezsin
Yok olmaz erken daha
Biraz geç kalın ne olur
Hiç hazır değilim henüz
Ne olur baharlarımı bırakın bir süre daha
Tanıdık değil bana güz
O gün başka renkte ağaracak biliyorum
Ve zorla değil ya o rengi hiç sevmiyorum
Ne olur biraz daha zaman verseniz
Yıllar öfkenizi hiç mi hiç anlamıyorum


..."


Bu yarım kalmışlık bir gün beni öldürecek. Biliyorum, artık eminim buna. Son iki gündür bu şarkıyla nefes alıp yine onunla nefessiz kalıyorum. Bittiğinde herşeyi olduğu gibi bırakıp "hoşça kalın" deyip gidecek gibiyim. Derin, sisli bir şarkı. Nasıl düğümlüyor boğazımı anlatamam. Nasıl yarım kalır herşey? Nasıl giderim ben? Olamaz, daha son bir kez öpmedim bile O'nu. Kokusunu çekmedim içime. Saçlarında şöyle bir gezdirmedim ellerimi. Gidemem ben tüm bunları yapmadan. Anneme son bir kez sarılıp onu affettiğimi söylemeden olmaz. Onunla son kez gülüp ağlamadan gidemem. Yeliz'le son kez Sahaf'ta türlü ruh hallerine bulanıp en sonunda düzlüğe çıkmadan olmaz. Son bir gece oturup bizim balkonda kahvemizi yudumlarken yıldızları saymadan olmaz. Ozan'la son kez trene binip 'dondurulmuş anılar' peşinde koşmadan gidemem, imkansız. Ve görmeden onun gözlerimin iz düşümü gözlerini son kez soyunup dökünmeden tüm acılarımızı gidemem. Daha yazacağım birçok şey var. Gideceğim çok yer. Ama birazdan şarkı bitecek. Ve ben gideceğim. Gider gibi olacağım. Hatta bir kaç saniyeliğine gideceğim. Herkesi, herşeyi terk edeceğim. Hem de hiç hazır olmadan öyle dağınık bırakıp yatağımı, bavulumu bile toplamadan. Elime geçirdiğim ilk kıyafeti giyip ve mavi çantamı kapıp gidecek gibiyim. Bu şarkılar insanı mahveder. Öldürür. İşte böyle nefessiz bırakır. Böyle kapatır güneşli mayısın üzerini.


Derin, sisli bir şarkı bu. Dinleyip de kaybolmayanı alnından öpeceğim.


bkz. Sezen Aksu - Kurşuni Renkler
(Şiddetle Göksel yorumu tavsiye edilir. Nitekim onu dinleyip gidiyorum günlerdir.)

Yorumlar

Popüler Yayınlar