Taş

Keşke hatırlasam o anı. Ben geldiğimde yüzüme bakışını, elimi tutuşunu. Yüzünde gülümseme var mıydı mesela merak ediyorum. Derin bir huzur oldu mu içinde ben geldim diye? İlk değildim senin için. Ama yine de heyecanlı mıydın, ağladın mı hiç? Ya da bilmem ki, herkes kadar mutlu oldun mu?
Seninle ilgili hep hatırlamak istemediğim anılarım var. Her hatırladığımda gözlerimi sıkıca kapadığım anılar. Yüzümün ıslandığı, nefesimin kesildiği anılar. İstemedikleri halde gitmek zorunda olanları düşündükçe senin isteyerek gitmiş olman canımı yakıyor. Özeniyorum başkalarına. Keşke sen de ölmüş olsaydın diyorum bazen, o zaman ağlayacak bir taşım olurdu. İstediğim zaman sarılacağım hatta ona çiçekler götüreceğim. Ama sen ne yaptın? Bir öğlen vakti kapıda dikildin ve tek laf etmedin. Boyalarım elimde, bekledim savunmanı. Mavi bir gökyüzü boyuyordum bizim için. Sen mavilerimi siyaha döndürdün suskunluğunla. Hoşçakal bile demedin bana, çantanı bile almadın. Gittin. Boyamaları çok sevmedim o günden sonra. Kırmızı çatılı koskoca bahçesinin üstünde mavi bulutların gezdiği şirin evleri de. Çünkü bir daha hiç mavi bulut görmedim evimin üstünde. Bu yüzden bazen içimdeki nefrete yenilip keşke ölseydin, öyle gitmiş olsaydın diyorum. Ama sonra çok ağlıyorum, ölseydin ne yapardım diye. Ölme sen en iyisi. Böyle uzakta kal ama taş olma.
Bazen içimdekileri döküp sayıyorum. Hep eksik çıkıyorlar. Mesela ilk yaram yok hiç senin sardığın. Sonra senin öğrettiğin şarkılarım yok. Hiç fotoğrafım yok koynuna sokulduğum. Yokluklardan varlıklar oluşmuyormuş, anlıyorum sonrasında. Oysa senin gibi birine aşık olmak isteğim olsaydı, senin bakışını hiç kimsede bulamasaydım mesela... Senin gibi birini arasaydım da senin yerini kimse tutamasaydı... Hiçbiri yok. Ne böyle isteklerim oldu ne de beklentilerim. Çünkü sen o gün giderken beklentilerimi, isteklerimi, öğreteceğin şarkıları, herşeyi alıp gittin bütün eşyalarını bırakıp. Eşyalarla dolu bir evde anısız kaldım.
İnsanlar içinde hastaymışsın gibi davranılmayı birgün olsun yaşa isterdim. Terk edilmiş o, bırakıp gitmiş biliyor musun, o yüzden böyle asabi, böyle mutsuz dediklerini ister istemez duymanı ve o an beni anlamanı isterdim. Belki dedikleri gibidir. Belki gittin diye böyleyim. Böyle sert bir kabuğum var üstümde dış dünyaya karşı. Belki beni saracak kollar olmadığından kendime kabuk bağlayışım. Nasıl zor terk edilmiş olmaktan dolayı her zaman güçlü olduğunu kanıtlamak. Aslında onlardan farklı olmadığını, geceleri korkmadığını anlatmaya çalışmak... Sevdiğim her erkekten önce senin yerini doldurmalarını beklemek... Ne zor ne sancılı bilmeni isterdim. Küçücük ellerimi senin ellerine sığdırmayı nasıl isterdim... Hala ellerimi sığdıracak avuçlar bulamamam ben. Hep birbirini sarar onlar okul yolunda, şehirler arası terminallerde. Bayramlarda önce kendi kendilerini öperler.
Çok kızgınım sana. Bağırıp çağırsam, ağlasam, yüzüne tükürsem avam bir kız olup yine geçmez içimdekiler. Çünkü bana hiçbir şeyimi geri veremezsin. Artık dönsende bulutları mavi yapamazsın. Ellerimi saracak ihtişamda değil avuçların. Ve sana hayran olup da aşık olamam kimseye. Hatta varlığına inanmayı bırakmıştım uzun zamandır, inan bana. Ama sonra duydum canını acıtmışlar. Yandım o zaman. Orada olsaydım savunurdum seni. Atlardım önlerine, annen olurdum senin. Hepsine hak ettikleri dersi verdikten sonra alır seni evimize giderdim. Göğsüme basardım terli başını, ağlar açılırdın. Ama koruyamadım seni. Annen olamadım. İzin vermedin. Yanıyorum günlerdir. Ama tek kelime de edemiyorum sana. Sen gittin çünkü, yalnız kalmayı sen istedin. Herşeyimi alıp gittin. Hakkında hiçbir şey bilmediğim en yakınım oldun.
Taş olmanı diledim bu gece yine baba, sonra çok ağladım.

Yorumlar

  1. öff..sıçtın ağzıma.sori.

    YanıtlaSil
  2. sürpriiiz.. baba:)
    saol yavru, çok arabesk konu ama ...

    YanıtlaSil
  3. Yaşanmışlıklar farklı olsa da bulduruyosun benden bişeyler...tebrikler hayatım içimdekileri çıkardın;)

    YanıtlaSil
  4. İçindekileri tamamen ortaya dökmek gerek senin, ki yeniler için yerin olsun :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar