Kumral Dalgalar &Hırçın Toprak

Böyle yapma ne olur...

Sen böyle yaptığında saçlarımda rüzgarlar geziniyor. Öyle güçlü oluyorlar ki aklımda sabit birşey bırakmıyorlar. Herşey ama herşey darmadağın oluyor. Toz duman oluyor. Duvarlarım, sınırlarım, sözlerim, hiçbir şey sabit kalmıyor. Sen bir kez aşık olduğunda benim hayatımda herşey yer değiştiriyor.

Biliyorum, nefesini tuttun ve hazırsın onun kumral dalgalarında boğulmaya. Hazırsın. Bir adımda girivereceksin içine elini tutmasam. Hiç boğuşmadan salıvereceksin kendini. Nasıl bu kadar gözü kara olabiliyorsun? Ve nasıl bu kadar düşüncesiz? Sen nasıl, sen onu nasıl?? Yok artık sana sorum da lafım da. Hırçın bir kadınsın sen. Herkesi yaralıyorsun, beni, onları. Karşına geçen herkesi. Korkuyorum hıncından. Kendini acıtıyorsun en çok. Parça parça oluyorsun imkansızlıkların karşısında. Öyle şeyler olsun istiyorsun ki, tutkunu olduğun dalgalar yüzüne yüzüne vursun istiyorsun. Acısına da katlanıyorsun, şaşırıyorum dayanma sınırına. Ama dalgaları sürükleyecek rüzgarın yok, kıyın yok, denizin yok en kötüsü. Bunu anladığında hırçın, çorak bir toprak oluyorsun. Aniden yarıkların, yaraların oluyor teninde. Acıyorsun, acıtıyorsun. Teninde güller açmıyor dikkatli dokunuşlarla ve kimsenin gözyaşına bakıp da yumuşatmıyorsun kendini. Onlar sana aktıkça kuruyorlar, kurutuyorsun herkesi. Daha da sertleşiyor tenin, derin ufalanıyor sanki. Parça parça kopuyorsun kendinden. Toz olana dek ayrışıyorsun... Uçuşana dek...

Şimdi yine kuruyorsun kadın. Sana uzatılan dokunuşları bir hışımla itip dibi boyluyorsun, yerin en dibini. Sen bunu gördün, yaşadın, biliyorsun. Öyleyse neden bu tutkun? Neden yine kopuyorsun kendinden? Kumral dalgalar asla çarpmayacak tenine. Yüzündeki cehennem çukurunda asla gezmeyecek elleri ve kulağında hüzünlü bir hicazdan öteye gidemeyecek ritmik sesi. Ona her baktığında dağılacaksın. Hatta belki bakamayacaksın. Kendini bilmelisin. Dengede durmalısın. Küçük, verimi teninde gizli bir topraksın sen. O dalgalı bir deniz. Bir arada olmanız imkansız. Ya sen onun içinde eriyip kum olmalısın ya da o senin teninde tüketmeli kendini...

Deniz ve toprak. Ne uzaksınız, ah ne uzak!







Kendime
yazarken: Lamb-Gabriel

Yorumlar

  1. Minicik bir kuş "UMUT"...O minicik kuş der ki yılma, herşey alt üst olmuşsa aldırma, bak ışıldıyor yıldızlar, el uzatır sana dostlar...'Nükhet Ruacan-Umut'
    Elbet durulur dalgalar, ne sen erirsin ne de o tükenir, sen umut et yeter ki...Yazdıran allah güldürür de be yavruş..=)...Tebrikler...Elif İşkorkutan Hulya Mert'in kendini anlatış biçimine hasta oldu...Yine gezdirdin beni bir yerlerde teşekkürler..;)

    YanıtlaSil
  2. Dost kapısına sığınıcaz bu gidişle, yakındır;) Bayıldım alıntıya da yorumuna da. Gez, toz kelimelerle. Arada uçmak iyidir, sabit kalma sakın ;) Teşekkür ederim tekrar tatlım.

    YanıtlaSil
  3. libra beynime ettiğin tecavüzün hatrı sayılır.dava edeceğim seni kuzum.öptüm fena hemde.

    YanıtlaSil
  4. Lütfen et, bi yere tıksınlar da kimseyi görmeyeyim, duymayayım, tutkunu olmayayım. İki lafın beli kırılmaz oldu şu ara, ben de seni dava edeceğim.. Muahh

    YanıtlaSil
  5. öyle oldu hakkaten "mühürledim dudakları aynı son günki gibi kalsın diye" gibi arabesk bir cevap vermek istedim.keyfim bu belli olmuyor ki sağı solu.=)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar