Kum Saati

   Ucuz edebiyat yapıyoruz, uyan artık.

   Zaman kum saatindeki gibi akıp giderken o incecik camdan gırtlaktan, öyle hissiz, öyle ruhsuz, öyle suçsuz bakıyorsun aynadaki yansımamıza.

   İç içe geçmiş yansımalar, yadsımalar...

  
   Sadece kendimizi haklı gördüğümüz boktan bir durum var ortada. Elimize yüzümüze de bulaştırdık üstelik. Bizi bizden başka kimse anlamaz bundan sonra. Bunca bokluğun içinde, gırtlağa dek batmışken bize bizden başka kimse o tertemiz elini uzatmaz, anla artık.

   Aynı yazı yeniden yaşayamayacağımızı, aynı yoldan yeniden yürüyemeyeceğimizi, bir daha asla aynı kokmayacağımızı bile bile... Bile bile lades bu işte! Aklımda hep...

   Zamanın kör bir noktasına sıkıştık, tıkıldık kaldık. Hiç gereği yokken ezberden beş on haneli numaralara sarılıyoruz. Kusmak için, sevmek için, gülmek için... Ne kadar aptalca değil mi? 11 haneli bir aptallık bizimki, ne bir ileri ne bir geri.

  Olduğumuz yerde sayıyor gibiyiz. Yalnız geçen yıllar, yalnız yatılan yataklar zincirinden sonra soluğu öyle ya da böyle aynı bedende alıyoruz. Aynı bedende tek soluk!



   Gırtlağımda takılıp kalan bu "şey"den yoruldum artık. Nefes almak istiyorum, sadece bana, sadece benim bedenime ait olan bir nefes.


   Bana ait olmayacaksan eğer, lütfen yak artık bana ait her şeyi.


   Sana ait olmamı istemiyorsan eğer
, lütfen ...


   Lütfen.







yazarken: TNK-Yine Yazı Bekleriz
Çorlu 02:45


  

Yorumlar

Popüler Yayınlar