Bacaksızlar

Böyle işte.
Kapılar açıkken girmeye üşenir bacaksızlar. Türlü sebepler yaratır, şekil verir, süsler püsler önüne koyar. Bakarsın, dokunursun. Görürsün sebebin içini dışını. Bağırır yalandan yapıldım ben diye. Korkaklığını da kattı içime, biraz da kendini beğenmişlik ekledi diye... Sonra atarsın onu bir köşeye, kabul etmedim itirazını sunarsın önüne. Ama adam üşenmez kalkar her sabah bir kavga gürültü sebebi bulur onu da bir güzel boyar içinin koyu rengine, hop atıverir bahçene. Bakakalırsın. Kabul etsen bir türlü etmesen bir türlü. E edersin el mahkum...

Sonra kırılma noktaları başlar. Ani çıkışlar, ruhsal baskılar, ergen buhranları, eskiyi söküp atamama, sonrasında uzaklaşmalar, kafiye oyunları, kelime hırsızlıkları...
Sonra sıkılırsın, bıkarsın. Yüzüne bakarsın, mevsimler geçmiş, renklerin nerede? Gözlerinde bir tutam yeşil olmalı ve belki dudaklarında da üşümüş bir kırmızı. Saçını atarsın şöyle bir geri, siyah bulutlar dökülüverir omuzlarından. Omzun açılır bir köşesinden ve tenin... Suyun yeni vurduğu kayalar gibi. Ve vitrindeki bütün su katılmamış bahaneden heykellerini bir çırpıda fırlatıverirsin yerin dibine. Paramparça olurken bahaneler sen toparlanır tamamlanırsın, bir ayin gibidir herşey. Tüm bu yeniden oluşumun sancıları sabaha kadar geçer gider.

Tek bir farkı vardır bu klasik ritüelin öncesinden. Kapılar sımsıkı kapalıdır artık. Ama bacaksızlar, gelip dayanır hiç vakit kaybetmeden. Yeni doğan bebeğe et niyetine konan sinekler gibi üşüşürler başına. İlk kez görmüş gibi, tüm bahaneleri affedilmiş gibi gözlerine, dudaklarına, ellerine hücum ederler. Üstelik senin çırpınma ve uzaklaştırma hamlelerini, herşeyi terslerinden anladıkları gibi bu kez de şaşırtmadan seni, gelmelerini istiyormuşsın gibi görür, anlarlar. Ama kapandığında kapın aniden, patır patır dökülen ölü sinekler olurlar artık. Her yönü gören gözleri parçalanmış, renkli kanatları kopmuştur. Oyun bitmiştir.




Bu böyledir. Kapılar açıkken gelmeye üşenen bacaksızlar kapılar kapandığında dibine üşüşürler. Tek bir çaresi vardır: kapıyı yüzlerine hızla çarpıp rahat bir koltuğa geçmek... Aniden kesilen vızıltıların verdiği haz da hak getire..







Pek nefretli yazı, hayırlısı...

Yorumlar

Popüler Yayınlar