What can I do sometimes?




Hayat bazen fena halde “futbol”.
Pele de olsan, Maradona da...
Yaptığın her iş, başladığın her ilişki ne yaparsan yap bir takım oyunu.
Karşındaki bizim Sabri olunca paslar hep autta. 


Hayat tam anlamıyla “Flash TV”.
Sen diyorsun evde tüp bitmiş, o diyor senin dinini imanını...
Sen diyorsun üç yüz milyar, milyon, o diyor Muş.
Öyle de alakasız, öyle de freak show, öyle de halaybaşı.



Hayat çoğu zaman “Türk filmi”.
Koş, koş, koş.
Bekle, bekle, bekle.
Az daha bekle.
Tam yakalayacakken, merhaba Suzan Avcı.
Sonra vay efendim atom fiziğine, profesörlüğe de lanet olsun.
Ve bir demet yasemen eşliğinde...
SON.


Hayat genelde “İstiklal Marşı-Kapanış” arası.
Önemli şahsiyetler gelir, önemli konuşmalar gerçekleşir.
Çişin gelir, burnun kaşınır.
Saygıdan mıdır, sevgiden midir bilinmez ama bir şekilde kaçamazsın.
Bir ciddiyet, alkış kıyamet.
Eee?
Sefalar getirdiniz, sefa verdiniz dostlar... 



Hayat sıklıkla “Açmayın, dedeler!”
Siz iki kişilik planlar yaparken, sürpriz konuğun küvetinizde bitmesi.
Hoş değil.
Yapmayın, beyler.


Hayat bebeğim, kesinlikle bir İbrahim Tatlıses şarkısı.
Allah allah allah, bu nasıl sevmek?
Hem hayret, hem bir yükselme, bir hararet...
Mermiye kafa da atsan, seni senden aldı diye onu ona da bırakmasan...
Sonu be nankör kedi, be vicdansızın kızı: Hep hakaret.


İşler böyleyken, böyle.
Tut şunun ucunu döşeyelim abi diyorsun,
ayol ben müteahhit miyim diyor.
İşte biz de böyle tükendik Minik Serçe.
Bu kızı yeniden büyütmek de yetmeyecek, en az üç çocuk yapmalı.
Ancak yerine koyabilirim.



Kısacası hayat bazen neler neler neler... düşünürken,
Yalnızca şunu demek: “What can I do sometimes?
İt’s the football, that’s the football.”




Nabıcaz be Kamil?








Yorumlar

Popüler Yayınlar