Tek



   Geçip gidenlere üzülecek yaşı aşıp, kemale erdik ama geçmiyor bu çözülen bağların acısı

   Aynı şehre milyonlarca haz, sayfalarca giz, defalarca gözyaşı ve çok kere günah sakladım. Güzel günler de oldu, çok şükür. Güldüğüm anlar da, e tabi sevdiğim adamlar da. Ve elbette hepsinden daha iyisi de olacak, hepsinden daha mutlu edeni de, 7 sülalemi ağlatacak olanı da. Elbette.

   Ama bugün, benden suya karışan kan gibi akıp gidiyorsun. İnce ince kopuyorsun içimden. Tam olamadık belki hiçbir zaman. Hiçbir zaman yek vücut olduğumuz anki kadar yek kalple bakamadık belki dünyaya. Ama olsun. Bu şehir görmese bile ellerimizin birbirine karıştığı günü, ben anlattım her taşa "bir gün çok uzaklarda biz" diye. Üstelik sağırların bile duyabileceği bir masaldı bu, biraz daha iyi dinlediklerinde. 

   Bir insan bedeninden beklenmeyecek oranda bir sabırla bekledim ben seni. Geldin. Açtın içini kendince. İçinin karışıklığında boğuldum canım. Durgun denizsin, kabul. Korkutmadın hiç, aldatmadın. Ama süt liman değilmiş o görünen. Bugün, dibi boyladığımda anladım. Ben dipteyken sen elini uzatır mısın bilmem ama galiba ben bundan sonra senin olduğun yere dönmem. 

   Her insanın kafası biraz karışık, biraz oturmamış taşlar. Herkes biraz hayat kavgasında, herkes soru işaretleriyle dolu. Ama basittir; ya dost olursun birine ya da eş. Biz ikisini de olamadık. Adımıza göre yaşamak zorunda değildik esasında. Ne sen sonsuz tekil halde sürdürmek zorundaydın bu hayatı ne de ben hayalleri yanıma alıp, gerçeklerden çok uzakta. 

   Ama madem yakıyorsun gemileri gözümün içine bakarak, peki. 
  Hani bazı şeyleri anlarsın da anlatamazsın ya, halin olmaz. Dur diyemezsin mesela, iki kat daha yaşlanırsın ardından bakarken. Dünyanın dönüş hızı yetişmez içinin dönüşüne. Yer yerinden oynar da parmağını kımıldatmazsın. 
 O hesap.


   Bir daha hangi yollarda koşarım birine yetişmek için yağmur altında bilmiyorum. Bir daha birini bu kadar özler miyim, onu da bilmiyorum. Bu kadar ister miyim yanında olmayı, koynunda çocuk gibi sızmayı? 
   Bir kez daha olsa; bir kez daha saklayabilir miyim birini sevdiğimi?
   İnan hiç bilmiyorum. 


   Seni alıp götüren başka biri olsa, yüzyılın muharebesini verebilirdim kılıcımı kalkanımı kuşanıp. Hatta hiç acımaz, eli kanlı bir kadın bile olabilirdim. Ama seni alıp götüren o çok sevdiğim kafan. Neler geçiyor o karanlık kutudan? Neler geçip gidiyor?


   Bu bir yakınma, bir geri dön haykırışı değil. 
   Bir hoşça kal kucaklaması.
   Hani daha sıkı sarılsan, değişiverecek mevsim ama yok. 
   Yollarda ne varsa, tutamıyorum. Gidiyorsun.


   Olan biteni görüp de görmezden gelmeye dayanamayacağım.
   Sen gitmeden, ben kayboluyorum biraz ortalıktan.
   Unutma. 


 Sakın!



  
 



   "Hani bazı şeyler vardır, bedeli ne olursa olsun.
    Bu da öyle bir şey, zorlama.
    Boşver."

Birsen Tezer-Boşver/İkinci Cihan

Yorumlar

Popüler Yayınlar